Fikri Çıktılar
İP 1 Özeti
İklim değişikliğinin yanı sıra, yerli olmayan türlerin (YOT) ortaya çıkması, sucul biyolojik çeşitliliğe ve insan refahına yönelik ana tehditlerden biri olarak kabul edilmektedir. İstilacı yabancı türleri (İYT) ele alan yerli olmayan türler hakkındaki ilk büyük Avrupa mevzuatı, “İstilacı yabancı türlerin girişinin ve yayılmasının önlenmesi ve yönetimi” hakkındaki 1143/2014 sayılı AB Yönetmeliği ile 2014 yılında yürürlüğe girmiştir. Yönetmeliğe göre, Üye Devletler (ÜD) istemsiz giriş yolları, bu türlerin erken tespiti ve hızlı bir şekilde ortadan kaldırılması için önlemler almalı ve kendi bölgelerinde halihazırda geniş çapta yayılmış olan türleri yönetmek için harekete geçmelidir. Ancak, Üye Devletlerin IYT düzenlemesine ilişkin olarak üçüncü ülkelerle iş birliğini teşvik etmekle yükümlü olmasına rağmen, bu düzenlemenin AB dışındaki Balkan ülkelerindeki diğer eylemleri etkileyip etkilemediği hala bilinmemektedir (Madde 22). Yerli olmayan türler ve biyolojik çeşitlilik, birçok ülkenin siyasi gündemlerinde genellikle düşük önceliğe sahiptir ve bu özellikle AB dışındaki Avrupa ülkeleri için geçerlidir. Dahası, AB'ye komşu olmayan ülkeler yerli olmayan türler ile ilgili AB yasalarını uygulamak zorunda değildir ve bu durum istila koridorlarını açık bırakabilir. Bu nedenle, WP1’in Batı Balkanlar'daki yerli olmayan türleri analiz etmek için ele aldığı hedefler ve görevler şu şekildedir: (1) yerli olmayan türler için politika düzenlemesi; (2) çevresel tanımlar ve yönetim planları; (3) eğitim seviyesi ve eğitimde uygulama ve (4) sosyo-ekonomik algı. Ayrıca, Batı Balkanlar'daki yabancı türlere yönelik risklerin uygulanması ve yönetilmesi için risk yönetimi uygulamaları ve yol haritası planları geliştirilmiştir. Bununla birlikte eğitim gelişimi de analiz edilmiştir.
Yerli olmayan türler ile ilgili AB Yabancı Yönetmeliği (AB No. 1143/2014) Ortak ülke olarak AB Program ülkelerinde (İtalya, Yunanistan ve Hırvatistan) ve Karadağ'da uygulanmaktadır. Arnavutluk ve Bosna-Hersek ise, yabancı türlere ilişkin özel Politika düzenlemeleri rapor etmemiştir. Bosna-Hersek’in karmaşık hükümet yapısı ve ulusal düzeyde tek bir yasama organının olmaması da ilave bir sorundur. Arnavutluk, deniz biyoçeşitliliğinin korunmasına iç sulardan daha fazla odaklanmıştır. Ulusal yabancı tür listeleri Batı Balkanlar'da çok iyi geliştirilmemiştir ve güncellenmesi gerekmektedir. Yabancı türlerin çeşitli tanımlarının rapor edilmesi ile düzenlemeler genellikle mevzuatta yerli olmayan türleri halihazırda tanıyan ülkelerde Politika kanunu ile düzenlenmektedir. Yabancı türler için özel olarak tasarlanmış izleme programları, Hırvatistan dışındaki AB Programı ülkelerinde bile henüz başlamamıştır. Finansman eksikliğinin ülkelerin bu tür faaliyetlere başlamasını engellediği aşikardır. AS-ISK deneyimleri gibi Risk Yönetim Araçları yalnızca akademik düzeyde kullanılmış, ancak araştırılan ülkelerin hiçbirinde yabancı türlerinin risk yönetimi sahada gerçekleştirilmemiştir. Çoğu ülke, yerli olmayan türleri, temeli eğitim uygulaması olan proje aktiviteleri kapsamındaki eğitim kursları yoluyla ele almaktadır. Program ülkeleri (Hırvatistan, Türkiye) ve Ortak ülkeler (Arnavutluk ve Bosna Hersek) yerli olmayan türlerin ve İYT'in ekolojik ve / veya sosyo-ekonomik etkileri üzerine lisans ve yüksek lisans / doktora dersleri düzenlemişlerdir.
Eğitim seviyesi, yerli olmayan türlerin politika düzenlemesinin uygulanması ile yakın ilişkili olup, hala gelişmemiştir. Ortak ülkelerdeki yerli olmayan türlere yönelik vatandaşların farkındalığı ve eğitime hazır olma durumu düşük olarak tanımlanmış ve farklı yaklaşım vizyonları belirlenmiştir. Bölgedeki yerli olmayan türlerin eğitim programlarının hedef grubu öğrenciler, balıkçılıkta KOBİ'ler gibi paydaşlar, tarım, turizm endüstrisi (milli park, balıkçı dernekleri, amatör ve rekreasyon dernekleri vb.) ve politika yapıcılardır (yerel özyönetim ve merkezi hükümet yetkilileri). Batı Balkan Ortak ülkelerindeki belirlenen mevcut duruma dayanarak aşağıdaki fırsatlar belirlenmiştir:
(1) Ulusal İstilacı Türler Stratejisi ve Eylemi’nin geliştirilmesi;
(2) Strateji ve Eylem planına göre tutarlı ulusal yasama organının geliştirilmesi;
(3) bölgesel çerçevelerin içinde ve dışında iletişim stratejisi;
(4) yeni türlerin girişi, salınımı ve yerleşimi üzerinde daha iyi kontrol;
(5) sınır kontrolü ve biyogüvenliğin oluşturulması;
(6) risk analizi;
(7) farkındalığı artırmaya yönelik bir strateji geliştirmek;
(8) ve belirlenen hedef gruplara dayalı bir eğitim stratejisi geliştirmek. Ortak çaba ve iyi iletişim ile bu fırsatlar, daha fazla biyolojik çeşitlilik kaybını önlemek için Batı Balkanlarda uygulanabilir.
İP 2 Özeti
İş Paketi 2 (İP2)’nin varsayımı, İP2’den elde edilen sonuçların sürekli güncellenecek olduğu hedef ülkelerdeki Yerli Olmayan (YO) sucul türlere ilişkin mevcut tüm bilgiler ile verilerin sağlam bir arka planını oluşturmaktır: bir çevrimiçi platform ve bir veritabanı. İP2'nin uygulanmasını tamamlamak için yerine getirilmesi gereken göreceli görevler şunlardır: (a) Ortak Ülkelerin ana su yollarının literatür taraması ve araştırması, (b) endüstri temsilcileri ve paydaşlarla görüşme, (c) çevrimiçi bir platform oluşturmak için bulguların birleştirilmesi, (d) çevrimiçi bir veritabanı oluşturmak ve (e) değerlendirme incelemeleri ile birlikte pilot test yapmak. Sunulan özet, Ortak Ülkelerin ana akarsularının literatür taraması ve anketine atıfta bulunmaktadır.
YO türlere ilişkin öncü çalışmalar 1970’li yıllara dayanmaktadır. O zamandan beri, bu alandaki küresel araştırmalar hızla arttı. Küresel olarak, deniz YO türlerin tanıtımı kasıtlı veya kazara olabilir. Avrupa Çevre Ajansı (AÇA)'ndan elde edilen veriler, Avrupa denizlerinde yaklaşık 1 223 YO tür mevcut olduğunu göstermektedir, bunların neredeyse %81 (1 039)’i 1949-2017 yılları arasında kaydedilmiştir. Akdeniz’e YO tür giriş eğilimi, yılda yaklaşık 21 yeni tür ile, 2000-2005 arasında olmuştur. Yabancı türlerin Akdeniz’de bilinen ana giriş vektörleri: (i) akuakültür faaliyetleri (44 tür, %41), (ii) Süveyş Kanalı (28 tür, %26), (iii) deniz taşımacılığı (17 tür, %15), (iv) balıkçılık faaliyetleri (3 tür, %3) ve (v) akvaryum ticareti (1 tür, %1).
Dünyanın biyolojik çeşitlilik sıcak noktalarından biri olan Balkan Yarımadası, Avrupa'daki en yüksek dar alan-dağılımlı endemik balık türlerine sahiptir. Bununla birlikte, birkaç Balkan ülkesinden yakın zamanda yapılan araştırmalar tatlı su balık faunasının% 15-23'ünün yabancı olduğunu, Tuna Nehri ve Pamvotis Gölü (Yunanistan) gibi havzalarda ihtiyofaunanın sırasıyla %50 ile % 80'ini yabancı balıkların oluşturduğunu ortaya koymuştur. 1950'lerin başlarına kadar, girişler öncelikle Kuzey Amerika ve Asya türlerine aitken, Kuzey ve Batı Avrupa'daki türlere olan ilgi daha sonra ortaya çıktı. Balkan Yarımadası'na kasıtlı, tesadüfi veya doğal yayılma yoluyla toplam 60 balık türü tanıtılmıştır/sokulmuştur. İç sulardaki ilk girişler 19. yüzyılda Bulgaristan (iki tür), Hırvatistan (bir tür) ve Slovenya'da (dört tür) belgelenmiştir. Yabancı tür envanterleri, ilgili politikaların uygulanması ve yönetim yaklaşımlarının tanımlanması için temel bir ilk adım ve kritik bir araçtır. Yabancı ve istilacı türlerle mücadeleye yönelik yönetim çabaları/politika girişimleri küresel ve bölgesel düzeyde yoğunlaşsa da, bu tür envanterler düzenli olarak güncellenmeli ve küresel olarak yeni YO türlerin giriş oranı aynı seviyede görünmediği için güncel kalmalıdır. Yabancı türlerin (veya YO) tanımlayıcılarının ve göstergelerinin politika araçlarına dahil edilmesi, ulusal düzeyde raporlama yükümlülükleri yarattı (örneğin, bkz. Tsiamis vd., 2019) ve tespit, miktar belirleme, keşif ve etkilerinin hafiflemesi konularına odaklanan bir bilimsel faaliyet artışını tetikledi. Ayrıca, Vatandaş Bilimi (yani, bilimsel verilerin üretimine halkın katılımı - McKinley vd., 2017), yeni yabancı türlerin erken tespitine güçlü bir katkı olarak ortaya çıktı. Dahası, yerleşik istilacıların gözetimi (Giovos vd., 2019) ve yeni genetik yöntemler, tür teşhisleri ve coğrafi kökenlerle ilgili belirsizlikleri netleştirmek için daha rutin bir şekilde kullanılmaktadır (Bayha vd., 2017; Viard vd., 2019). Sonuç olarak, yeni bir yabancı türün ilk tespiti ile ilgili kaydın yayınlanması arasındaki gecikme, son yıllarda büyük ölçüde bilimsel dergilerin bu tür biyoçeşitlilik gözlemlerini yayınlama istekliliğinin yardımıyla azalmıştır. Balkan Yarımadası, batıda Adriyatik ve İyonya Denizleri, güneyde Akdeniz ve doğuda Ege, Marmara ve Karadeniz ile çevrilidir. Balık türlerinin büyük biyolojik çeşitliliği, bölgenin jeolojik ve paleo-iklimsel geçmişinin ve iç su kütlelerinin jeofizik çeşitliliğinin bir sonucudur. Balkan Yarımadası'nın çeşitli kısımları arasındaki iklim farklılıkları, bu biyocoğrafik farklılıklara daha da katkıda bulunmaktadır.
Arnavutluk özellikle küçük kara alanıyla ilişkili olan peyzaj, ekosistem ve tür seviyelerinde yüksek biyolojik çeşitliliğe sahiptir. Bu çeşitlilik (a) Albania’daki geniş jeoloji, enlem ve klimatik özelliklerin sonucudur; (b) iki büyük biyocoğrafik zonun (Orta Avrupa ve Akdeniz) kesişim noktasında yer almaktadır; (c) konumu önemli bir kuş göçü yolunun üzerindedir; (d) Adriyatik ve İyon Denizlerine kıyısı vardır; and (e) ekolojik olarak çeşitli tatlısu ekosistemlerinin bolluğuna sahiptir. Albania ekolojik olarak ekosistemler, habitatlar, göller, nehirler ve hatta kuş ve denizel organizmaların göç yolları bakımından komşu ülkelerle ilişkilidir. Şimdiye kadar, kayıtlı 20 denizel istilacı yabancı tür (IAS) bulunmuştur. bunlar farklı taksonomilerdedir örneğin; Rhodophyta (4 tür), Chlorophyta (1 tür), Phaeophyta (1 tür), Spermatophyte (1 tür), Annelida (1 tür), Decapods (3 tür), Molluscs (5 tür) ve Pisces (4 tür). Albania’da NN türlerin belirlenmesi için farklı teknolojiler kullanılmaktadır. Bazı tanımlamalar NN bireylerin araştırmacılar tarafından direkt örneklenmesi ile yapılmıştır. Diğer durumlarda, örneklemeler balıkçılar tarafından ve türlerin tanımlama ve sınıflamaları bilim insanları tarafından ya da vatandaş bilimi projeleri örneğin “Size yabancı mı? Paylaşın” ve “Yerel Ekolojik Bilgi - YEB” yardımıyla yapılmıştır.
Bosna-Hersek (BIH), floristik zenginliğini öne çıkaran ve ülkeyi Avrupa'nın biyolojik çeşitlilik açısından en zenginler arasına yerleştiren yaklaşık 5.100 tanımlanmış taksona sahiptir. Bu aynı zamanda, özellikle omurgasızlar arasında, çok sayıda endemik ve az bilinen tür tarafından da doğrulanmaktadır. Bosna-Hersek faunası, korunaklı bölgelerin oluşumu ve karstik kaynakların eşsiz faunası, dağlar ve kanyonlarla karakterize edilir. Bosna-Hersek’teki balık faunası nispeten iyi araştırılmıştır. Toplamda 119 tatlı su türü balık bulunmaktadır. En yüksek çeşitlilik Cyprinidae (26 cins ve 51 tür) ve Salmonidae (5/8) familyasında bulunmaktadır. 2009 ilkbaharında Una Nehri'nin aşağı kısmında bulunan alanın floristik araştırması sırasında, esas olarak geleneksel tarım uygulamalarının terk edilmesi nedeniyle yayılmış olan 14 İYT kaydedildi. Bosna-Hersek yalnızca kısa bir kıyı şeridine sahip olduğu için deniz bilimi genel olarak çok iyi gelişmemiştir (veya hala geliştirilmeye ihtiyacı vardır).
Karadağ, yüksek genetik, tür ve ekosistem biyolojik çeşitliliği ile karakterize edilir. Karadağ'ın biyolojik çeşitliliğinin temel özelliği, sınırlı bir alanda farklı türlerin ve ekosistemlerin yüksek oranda bir arada bulunmasıdır. Karadağ'daki yabancı türlere ilişkin özel araştırmalar ve izleme yapılmamıştır. Yabancı türlerinin kayıtları sadece ulusal ve uluslararası araştırmalar dahil olmak üzere çeşitli projelerden ve izleme programlarından elde edilenler vasıtasıyla mevcuttur. Son yıllarda, LEK uygulaması, Adriyatik ülkelerindeki araştırmacılar arasında uluslararası işbirlikleri kurmaya izin veren FAO AdriaMed ve BALMAS projeleri çerçevesinde gerçekleştirildi. Balıkçıların LEK'i, türlerin varlığı hakkında alternatif bilgiler elde etmek için araştırılırken, tür bolluğunun niteliksel ve niceliksel göstergeleri bilim insanları tarafından paralel olarak gerçekleştirildi. Bu projeler, altı makroalg, bir sünger, 11 yumuşakça, üç eklem bacaklı, iki solucan, bir bryozoan, bir ascidia ve 12 yeni balık türünün varlığını kaydetmiştir. Tatlı su ekosistemleriyle ilgili olarak, aşılanan balık türlerinin bibliyografik kayıtlarının bir derlemesi Piria vd. (2018) tarafından yapılmış ve Karadağ bölgesinde 16 balık türünün bu ülkedeki yabancı türleri temsil ettikleri tespit edilmiştir.
İstilacı Yabancı Türleri (İYT) yönetmek, karasal, tatlı su ve denizde doğal biyoçeşitliliğin korunması için en büyük zorluklardan biridir. İstilacı türler, türlerin neslinin tükenmesinin en yaygın ikinci nedeni olarak bildirilirken, ekolojik etkileri besin ağı boyunca yayılabilir. Bu etkiler, bir ekosistemin işlevini, sosyo-ekonomisini ve sağlığını etkileyebilir ve ekosistem hizmetlerinde ciddi kayıplara neden olabilir. Bunların yönetimi, biyolojik çeşitliliğin korunması ve insan sağlığı için çok önemlidir. Bazı durumlarda, bu tür stratejilerin uygulanması birçok başarılı eradikasyon ile sonuçlanmıştır. Denizel ortamda, fiziksel bariyerlerin yetersiz olması türlerin kolaylıkla yayılmasına neden olduğu için biyolojik istilaları kontrol etme çabalarını daha zor hale getirir. Deniz istilacı türlerin yok edilmesi, ancak sınırlı alanlarda erken tespit ve hızlı tepki ile nadir durumlarda başarılmıştır. İstilacı türlerin yerleşik popülasyonlar oluşturmaları durumunda, ortadan kaldırılma olasılıkları çok düşüktür ve bu durumda en iyi yönetim seçeneği, popülasyonlarını kabul edilebilir daha düşük etkilere sahip seviyelere indirmeyi amaçlamaktadır. İstilacı tür yönetimine yönelik kapsamlı bir yaklaşım göz önünde bulundurulmalıdır; bu türlerin yerel ekosistemler üzerindeki beklenen etkileri, mevcut teknik müdahale seçenekleri, beklenen başarı olasılıkları ve maliyetleri, yönetimle ilgili riskler ve kamu desteği ve paydaşların kapsamı önerilen müdahaleler için destek gibi bileşenleri içermelidir. Çoğu deniz istilacı tür esas olarak 12 model türle temsil edilmiştir; bunlar, dağılım kapasitelerindeki farklılıklar (düşük ve yüksek), yönetim altındaki alandaki dağılımları (yerelleştirilmiş veya yerel olmayan) ve taksonomileri (makrofit, omurgasız veya balık) ile ayırt edilmiştir. 12 model türünden herhangi birini kontrol etmek için yönetim eylemlerinden hiçbiri ideal (tamamen uygulanabilir) olarak görülmedi. Ancak kanıtlar, deniz istilacı türlerin yönetilmesinin, türler erken tespit edildiğinde ve yetkililerin tepkisi hızlı olduğunda başarılı olma olasılığının daha yüksek olduğunu göstermektedir.
Arnavutluk'ta, başta omurgasızlar olmak üzere çeşitli grup ve habitatlar (hem deniz hem de tatlı su) üzerine yapılan sınırlı araştırmalar nedeniyle, literatür taraması sınırlı olarak gerçekleştirilmiştir. İYT ile ilgili verilerin çoğu, çeşitli flora ve fauna gruplarına odaklanan genel çalışmalar yoluyla düzensiz olarak toplanmıştır. Kurumlar tarafından çok az şey yapılmasına rağmen, Arnavutluk tarafından onaylanan ve yabancı veya İYT'yi de içeren birkaç uluslararası sözleşme ve anlaşma vardır. Arnavutluk'taki yabancı veya İYT ile ilgili olabilecek ana araştırma kurumları, Tiran Tarım Üniversitesi, Tiran Üniversitesi (ve ilçelerdeki diğer üniversiteler), Gıda Güvenliği ve Veterinerlik Enstitüsü ve Halk Sağlığı Enstitüsü'dür.
Bosna-Hersek, istilacı türlerin izlenmesi için geliştirilmiş bir programa sahip değildir ve istilacı türlerin olumsuz etkilerinin izlenmesini, kontrolünü ve azaltılmasını düzenleyen bir yasa yoktur. Bosna-Hersek'in Biyolojik Çeşitliliğinin Korunmasına Yönelik Strateji ve Eylem Planı 2015-2020, ülkenin istilacı türlerin kontrolü için çalışma yükümlülüğünü belirtmektedir. Bu stratejiye göre, allokton hayvan türleri, doğrudan insan etkisiyle, üreme ve üretim için veya dolaylı olarak farklı faaliyetlerle Bosna-Hersek topraklarına ulaşmıştır. Ayrıca, Bosna-Hersek'teki istilacı sucul türler sorunu, Bosna-Hersek Federasyonundaki Sava Nehri için Su Yönetim Planının Çevresel Etkisine İlişkin Stratejik Çalışmada da açıklanmaktadır. Şu anda, Una Milli Parkı içindeki istilacı türlerin belirlenmesi ve kontrolü ile ilgilenen "Sava TIES - Sava Nehri Havzası Habitatlarının İstilacı Yabancı Türlerin Uluslararası Yönetimi Yoluyla Korunması" başlıklı devam eden bir projesi bulunmaktadır. Sava TIES projesi, istilacı türlerle ilgili söz konusu zorlukları ele alacak ve Sava Nehri havzasında İYT'in sektörler arası, uluslararası yönetimi, kontrolü ve ortadan kaldırılması için stratejik bir çerçeve geliştirecektir. Bu, kazanılan deneyim yoluyla Tuna bölgesi ve ötesine fayda sağlarken, bölgedeki uluslararası bir koridor düzeyinde bu zorlu sorunu çözmeye yönelik ilk girişim olacak.
Karadağ'da, yalnızca yabancı ve İYT’ye odaklanan özel bir izleme programı yoktur. Bu türlere ilişkin veriler, çeşitli ulusal ve uluslararası projeler, izleme ve araştırmalar yoluyla toplanır, ancak özel bir izleme yapılmamaktadır. Karadağ'da, istilacı türlerin izlenmesi için geliştirilmiş bir program da bulunmamaktadır. 1143/2014 sayılı AB Tüzüğü, Yabancı ve İstilacı Yabancı Bitki, Hayvan ve Mantar Türleri Hakkında Kanun aracılığıyla Karadağ'ın yasal çerçevesinde uygulanmıştır. Bu yasa, biyoçeşitlilik, ekosistem hizmetleri veyahut insan sağlığı üzerindeki zararlı etkiyi azaltmak ve en aza indirmek için yabancı ve istilacı yabancı bitki, hayvan ve mantar türlerinin girişini ve yayılmasını önleme şeklini düzenler.
Tanımlanan sucul NNS veritabanı, ulusal dil adı, dağılım yolları ve vektörleri ile birlikte ilgili yayınlanmış literatür
Online Platform
İP3 özeti : Batı Balkanlar için Risk Yönetim Modelinin Uygulanması
Bu iş paketi (İP) aracılığyla bizler, paydaşlara risk yönetiminin temel kavramlarını anlamaları için bir fırsat yaratmak istedik. Risklerin endüstriyel faaliyetlerde her zaman var olmasından dolayı günümüzde, risk yönetimi önemli bir araştırma konusudur. Endüstriyel faaliyetlerin karmaşıklığı (su ürünleri yetiştiriciliği, akvaryum, balıkçılık, gemi taşımacılığı vb.) ve yerli olmayan (YO) türlerin su ürünleri yetiştiriciliği alanlarından kaçma/bulaşma riski, karar sürecinde dikkate alınması gereken risklerin ortaya çıkmasına neden olur. Bu nedenle, bu İP'ni risk yönetimi için kısa bir yeni literatür incelemesi önerisi aracılığıyla risk yönetiminin temellerini netleştirmek için geliştirdik. Bu alanın bu günlerde en çok tartışılan konu olması bu girişimin gerekçesidir ve bizler Batı Balkanlar için YO türler hakkında en güncel yönetim planını geliştirmeye çalıştık. Dolayısıyla İP3'ün varsayımı, Batı Balkan Ortaklarına YO türlerin ekonomi, eğitim ve toplum üzerindeki etkilerini kavrayabilmeleri için faydalı araçlar sağlamaktır. Bu İP ile bağlantılı riskler, YO sucul türlerin risk değerlendirmesi alanındaki mevcut politikalar ve eğitim uygulamaları ile ilkelerinin mevcudiyeti ve erişilebilirliğinin olmamasıdır.
İP3'ün ilk iki bölümü, yerli olmayan türler, risk, risk yönetimi ve bu tür modelleri gerçekleştirme metodolojisi kavramları çerçevesinde risk yönetimi modelleri hakkında mevcut bilgiler ile ilgili bir literatür taraması yapmayı amaçladı. YO türlerle ilişkili risklerin tanımlanmasına (tarama) ve değerlendirilmesine yardımcı oldukları ve bunların yönetimine dahil olan karar vericilere destek sağladıkları için, literatürde karar destek araçlarının YO türlerinin risk analizi için temel araçlar olduğu ortaya çıkmıştır. Günümüzde işletme, sosyal bilimler, tıp, siyaset, oyunlar, bilgi teknolojileri ve ulaşımda kullanılmaktadırlar ve bugün çevre yönetimi ve biliminde ana yapı taşlarıdırlar. Risk analizi sürecindeki ilk adım potansiyel olarak YO türlerin taranmasıdır ki bu da muhtemel istilacı (ve dolayısıyla kapsamlı bir risk değerlendirmesi gerektiren) ve istilacı olma olasılığı daha düşük (ve bu nedenle ayrıntılı analiz gerektirme olasılığı daha düşüktür) olan türlerin belirlenmesini hedefler.
Tüm paydaşlar için risk yönetiminin genel olarak uygulanması için çift aşamalı bir yaklaşım önerilmiştir. Bu, iki farklı metodolojinin bütünleşik kullanımını öngörmektedir: yerli olmayan türlerin istila riskini değerlendirmek için Sucul Tür İstilacılık Tarama Kiti (ST-İTK) (= Aquatic Species Invasiveness Screening Kit; AS-ISK) ve yerli olmayan türlerin dağılışını tahmin etmek için Maksimum Entropi (MaksEnt) (=Maximum Entropy method (MaxEnt). Her iki metodolojinin birleşik ve entegre kullanımı, İP2'nin sonuçlarından biri olarak geliştirilen Batı Balkan ülkeleri için güncellenmiş listelerde rapor edilenler arasında bazı iyi bilinen YO türler için test edildi.
ST-ITK v.2.3 aracı, çalışma alanındaki bazı sucul yerli olmayan türlerin istila riskini değerlendirmek için kullanıldı. Değerlendirme için, Vilizzi vd. (2021)’e göre Temel Risk Değerlendirmesi (TRD) ve TRD + İklim Değişikliği Değerlendirmesi (İDD) için ST-ITK eşikleri verilmiştir. 3 Ortak Ülkeden (Arnavutluk, Bosna Hersek ve Karadağ) ve Program Balkan Ülkelerinden (Hırvatistan ve Kuzey Makedonya) toplam 17 tür seçildi ve risk değerlendirmesi yapıldı: 10 ttalısu balığı, 2 deniz balığı, 2 tatlısu omurgasız türü, 2 deniz omurgasız türü ve 1 tatlısu bitki türü. Some species have been assessed by more than one assessor and/or for different areas of assessment. Bazı türler, birden fazla değerlendirici tarafından ve/veya farklı değerlendirme alanları için değerlendirilmiştir.
Kullanılan ikinci araç, hedef bir tür için uygun habitatları tahmin etmede çevresel değişkenlere cevaben tür bulunuşu ile ilgili en yaygın kullanılan Tür Dağılım Modeli (TDM) algoritmalarından biri olan Maksimum Entropi yöntemidir (MaksEnt). MaksEnt yöntemi, Batı Balkanlar bölgesinde bulunan bazı sucul yerli olmayan türlerin potansiyel dağılımını ve habitat uygunluğunu araştırmak için kullanıldı. Türler, ST-ITK aracı kullanılarak risk değerlendirme analizi için seçilenlerle aynıydı ve tatlı su ve deniz balıkları ve omurgasız türleri ile tatlı su bitkisi türleri dahil olmak üzere farklı taksonlara aitti. Bu çalışmada, seçilen türlerin bulunuşları ve ilgili çevresel değişkenlere göre uygun yaşam alanlarını belirlemek için MaksEnt kullanılmıştır. Modelleri çalıştırmadan önce, mümkün olan en yüksek uzaysal çözünürlüğü elde etmek için "en yakın komşu enterpolasyonu" yöntemi kullanılarak çevresel veriler yeniden hesaplandı.
MaksEnt yöntemi ile ST-ITK gibi risk değerlendirme araçları arasındaki kombinasyon, politika yapıcılara, korumacılara ve yöneticilere yakın gelecekte olası yönetim önlemleri hakkında güvenilir ve sağlam kararlar vermelerinde yardımcı olabilir.
Risk Yönetim Süreci için literatürde en çok önerilen yaklaşım 5 doğrusal adım yaklaşımıdır:
-
Risk Belirleme
-
Risk Analizi
-
Risk Değerlendirmesi ve Sıralaması (Önceliklendirme)
-
Risk Müdahelesi
-
Risk İzleme ve İnceleme
Böylece, bu yaklaşıma göre ve İP1, İP2 ve İP3'ün sonuçlarını Modele entegre ederek, Batı Balkan Ülkeleri için aşağıdaki Risk Yönetim Modeli önerildi:
-
Riski Belirleme: politika düzenlemelerinin, çevresel tanımların ve yönetim planlarının gözden geçirilmesi; eğitim düzeyi ve eğitimdeki uygulama ve YO türlerin sosyoekonomik algısı (İP’in çıktısı); su ürünleri yetiştiriciliği ve balıkçılık sektörleri için risklerin belirlenmesine ve YO türlerin erken saptanmasına (İP2'nin çıktısı) paydaşların katılımı yoluyla literatür verilerinin ve bilgilerinin toplanmasına devam edilmiştir.
-
Risk Analizi: YO türlerin sürekli analizini sürdürmek için ortaklar, 3 Hedef Batı Balkan Ülkesi için biyoçeşitlilik kaybını engellemek ve iklim değişikliğiyle mücadele etmek için AB mevzuatlarıyla ilgili bir Ulusal İstilacı Türler Stratejisi ve Eylem Planının uygulanmasını önermektedir (İP1’in çıktısı).
-
Risk Değerlendirmesi ve Sıralaması (Önceliklendirme): ortaklar, riski önceliklendirmek (yani en çok etkileyen YO türü değerlendirmek gibi) için ST-ITK ve MaksEnt araçlarının birleşik kullanımını test etti (İP’ün çıktısı)
-
Risk Müdahelesi: ortaklığın yanıt verme kapasitesini geliştirmek için özel kurslar ve yeni müfredat uygulandı veya mevcut olanlar güncellendi (planlanan İP4 ve İP5)
-
Risk İzleme ve İnceleme: yeni YO türlerin tanıtılması, yayılması ve yerleşimi üzerinde kontrolün uygulanmasını önermek; 3 Hedef Batı Balkan Ülkesi ve komşu Balkan ülkeleri için sınır kontrolü ve biyogüvenlik kurulmasını önermek.
İlave bir çıktı olarak, Profesyonel “Risk Yöneticisi” figürü önerilmektedir.
WP6: Monitoring, Evaluation and Quality Plan
WP7: Dissemination and Exploitation Plan